İlk ikisini anladık da üçüncüsünü anlamadık diye kafanızdan geçirdiğinizi ve Serdar Kılıç kimdir diye düşündüğünüzü tahmin edebiliyorum. İnanın nasıl tarif edeceğimi bile bilemiyorum. Onunla ilgili anlatılacak o kadar çok şey var ki.
Serdar Kılıç ismini ilk duyduğumda onun bütün programlarının videolarını indirip saatlerce izlemiştim. Programlarının her bir bölümünü izlerken, bilmediğim ne kadar çok şeyin olduğunu ve bu şehir hayatı içerisinde, kendimi sanki kafese konulmuş bir kuş gibi hissettim.
Şehir hayatı içerisinde çok fazla zaman geçiriyoruz. Doğa dediğimiz şey eminim bir çoğumuz için sadece bir kelimeden ibaret. Serdar Kılıç’ın videolarını izledikten sonra doğanın güzelliklerini bir kez daha gördüm ve bunun sadece güzel bir manzaradan ibaret olmadığının farkına vardım. Doğa’nın, içinde barındırdığı her türlü canlılarla ne kadar mükemmel bir bütün olduğunu ve bu ortamda hayatta kalmanın aslında çok da zor olmadığını öğrendim.
Serdar Kılıç’ı izlerken güç dediğimiz şeyin sadece fiziksel olmadığını, gerçek gücün, sahip olduğumuz bilgiler ve hayatta yaşadığımız tecrübe ve deneyimlerimiz olduğunun bir kez daha farkına vardım. Bilmediğim bilgileri bana, televizyon aracılığıyla bile olsa öğrettiği için kendisine teşekkür ederim.
Programlarıyla ilgili bir de olumsuz eleştiri yapmak istiyorum. Her bir bölüm 35 dakika sürüyor fakat izlerken bu süre 5 veya 10 dakika gibi geliyor. Zaman su gibi akıp geçiyor. Bu süre daha uzun olsa daha iyi olurdu.
Her programı birbirinden güzel fakat en beğendiğim programı Doğada Tek Başına Dağ Evi oldu. Sıfırdan bir dağ evinin nasıl yapılacağını öğrenmek isterseniz izleminizi tavsiye ederim.
Not: Umarım bir gün kendisiyle tanışma fırsatım olur. Programında kullandığı bıçaklarına da bayıldım. Bana bir tane, üzerinde isminin yazılı olduğu bir bıçak hediye etse ve ben bunu hatıra olarak saklasam ne güzel olurdu. 🙂 Yeni programını da izlemeyi dört gözle bekliyorum. Hem Facebook hem de Twitter adresinden takipteyim.
Yorum Gönder